Derneğimiz AYSAD’ın A Kategori üyesi olduğu Avrupa Asansör Birliği (ELA) Yıllık Konferansı ve Genel Kurulu 16-17 Mayıs tarihleri arasında İstanbul’da yapıldı.
ELA Genel Sekreteri Luca Pezzini;
“Değerli konuklar, konuşmacılar, hanımlar ve beyler, herkese günaydın
Geçen yıl Lucerne’de düzenlenen güvenlik ve bakım konferansından sonra nihayet bu harika yerde hep birlikte tekrar buluşabiliriz.
Üyemiz AYSAD’a teşekkür ederiz. Bugün burada sizlerle birlikte olmak kesinlikle büyük bir mutluluk ve elimizde çok şey var.
Genel sekreteri olmaktan gurur duyduğum Avrupa Asansör Birliği’nin desteklediği bu etkinliğe hoş geldiniz” diyerek konferansın açılışını yaptı.
Daha sonra söz alan ELA Başkanı Roberto Zappa ise
“Avrupa Asansör Birliği’nin başkanı olarak yeniden burada bizimle birlikte olduğunuz için hepinize teşekkür ederiz.
26’ncı yıl dönümümüzde yeniden burada sizlerle birlikte olmaktan gerçekten çok mutluyum.
Geçen yıl Lucerne’de kutladık. 25 yıllık varoluşumuz için güzel bir hedef.
Ve bizi endüstriye bağlayan köprülerden çok zaman geçti.
Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan köprüler gibi, bu güzel ve tarih dolu şehirdeyiz.
Bir kez daha burada sizlerle birlikte olma onuruna sahip olduğum için gerçekten çok mutluyum.
Biz bir Avrupa Birliğiyiz, dolayısıyla bu yıl Türkiye’deki Avrupa delegasyonuna da sunduğumuz temsilin gereğini yerine getiriyoruz.
Bu yüzden Bay Dominik Olewinski’ye teşekkür etmeme izin verin.
Önümüzdeki haftalarda gerçekleşecek olan Avrupa seçimlerinde Avrupa Parlamentosu’nun 705 üyesini yeniliyoruz.
Bu nedenle de sonuçta Avrupa’da 450 milyon insanı temsil ediyor.
Bu nedenle, kısa süre içinde gerçekleşecek olan değişim göz önüne alındığında, Avrupalı parlamenterleri dahil etmemeye karar verdik.
İstanbul Üniversitesi’ni temsil eden Hatice Sözer Hanım, günün ana konusunu bize tanıtacak, son derece saygın ve donanımlı bir profesördür.
Ekranda da görebileceğiniz gibi sürdürülebilirliğe geçiş, özellikle inşaat sektörüne yönelik uygulamalara referansla yapılıyor.
Elbette bu salondaki tüm ELA temsilcilerine, organizasyonun organizatörlerinden, komitelere ve çalışma grubu üyelerine kadar, ELA’da her zaman çok aktif ve yardımcı olanlara, katkılarından dolayı şükranlarımı sunmadan geçmek istemiyorum.
Bu yüzden herkese teşekkür etmek istiyorum ve bu uzun günün tadını çıkarmanızı umuyorum” dedi.
AYSAD Başkanı Oğuzhan Bulgurluoğlu ise konuşmasında “Çok güzel bir şehirdeyiz. Umarım siz de beğenmişsinizdir. Avrupa Asansör Birliği’nin genel kuruluna ve “Sürdürülebilirlik” başlıklı önemli bir konu başlığı içeren konferansına ev sahipliği yapmaktan dolayı çok mutluyuz. AYSAD 52 yaşında ve üyesi olduğumuz ELA 26 ise yaşında sektörel sivil toplum örgütüdür. Sanırım İstanbul’daki asansör işlerinin yoğunluğu Avrupa’dakinden çok daha ileri birkaç noktadan biridir. Tabi ekonomi, demokrasiden veya futboldan farklı olarak.
Bugün ve yarın İstanbul’da iki gün sürecek önemli bir etkinlik olacak. Devam etmeden önce ELA’nın Başkanı Sayın Zappa’ya takdirlerimi iletmek istiyorum. Asansör endüstrisiyle ilgili çalışmalara büyük bir itici güç oldu. Bay Zappa’ya bizlerle yaptığı iş birliği ve katkıları için teşekkürlerimizi iletiyorum. Umarım bu iki gün içersinde İstanbul’daki toplantı tatmin edici tartışmalar, değerli bağlantılar ve unutulmaz deneyimlere vesile olacaktır. Tekrar İstanbul’a hoşgeldiniz derken zengin tarihiyle İstanbul’da sizleri “sürdürülebilirlik” konusunda bir yolculuğa çıkmaya davet ediyorum. Burada olduğunuz için hepinize teşekkür ediyorum” dedi.
Konuşma sonrası AYSAD Başkanı Oğuzhan Bulgurluoğlu, önceki dönem başkanımız Sefa Targıt ve yönetim kurulu üyemiz Savaşal Sayın, ELA Başkanı Roberto Zappa’ya bir teşekkür plaketi takdim ettiler.
Daha sonra Avrupa Birliği Delegasyonu adına Ankara’dan katılan Dominik Olewinski ise konuşmasında şunları söyledi:
“Değerli konuklar, Avrupa Asansör Birliği üyeleri ve aynı zamanda Türk üye kuruluşu AYSAD’ın önde gelen üyeleri. Bayanlar ve Baylar, burada olmaktan çok mutluyum.ELA’ya da daveti için teşekkür ederim.
Maalesef bu güzel şehirde yaşamıyorum.
Ankara’dan geliyorum ama buraya gelmek çok uzun bir yol değil.
Özellikle de bugünkü “sürdürülebilirlik” gibi önemli bir konu için…
O halde hem AB perspektifinden, hem de Ankara’daki AB heyetinin konuya ilişkin perspektifinden birkaç açıklama yapmak istiyorum.
Umarım tartışmanıza yardımcı olur. Bildiğiniz gibi yeşil ve dijital geçiş, sürdürülebilirlik, döngüsellik ya da enerji ve verimlilik çok uzun zamandır var.
En azından son on yılda, iklim değişikliğinin olumsuz etkileriyle karşı karşıya kalmaya başladığımız bu dönemde hem Avrupa hem de Türk iş dünyasının gündeminde üst sıralarda yer aldık.
Artık bu ilgi ve ivme daha da hızlandı.
Ve inanıyorum ki, 2019’da Avrupa Yeşil Anlaşması kabul edildiğinde bu durum hem AB’de hem de Türkiye’de kesinlikle sizin ve bizim için yaşanıyor.
Sanırım Avrupalı paydaşlar da buradalar ama aynı zamanda Türk paydaşların da Avrupa Yeşil Anlaşması konusunda oldukça bilinçli olduklarından eminim.
Ve klasik çevre veya enerji politikalarının çok ötesine geçen bir stratejidir.
Bu en azından AB için yeni bir büyüme modeli.
Ancak biliyoruz, hepimiz haber izliyoruz, gazete okuyoruz ve jeopolitik duruma dair gelişmelerin pek de iyi gitmediğini biliyoruz.
En hafif tabirle söylemek gerekirse, bu aynı zamanda Avrupa Yeşil Anlaşması’nın uygulanmasını da zorlaştırıyor.
Dolayısıyla enerji tüketimi, enerji kullanımı, küresel sera gazı emisyonları gibi temel göstergeler pek umut verici değil.
Küresel olarak düşüşe geçmeleri gerekiyordu.
Bunun zorlayıcı olduğunu biliyoruz, ancak objektif kalmamız gerekiyor, iklim değişikliğiyle mücadele hedefine ulaşmak için çabalamamız gerekiyor.
Ayrıca, bize bunun hala çok önemli olduğunu hatırlatan bir izleme sinyalimiz var çünkü geçen yıl 2023, kayıtlara geçen en sıcak yıldı.
Aynı zamanda küresel sıcaklığın ilk kez sanayi öncesi seviyenin 1,5 santigrat derece üzerine çıktığı yıl oldu.
Bunun küresel politika yapıcılar tarafından belirlenen önemli eşik olduğunu biliyor olabilirsiniz ve iklim değişikliği sorununu ele alırken durum bu ve bunun eylem gerektirdiğinin açık olduğunu düşünüyorum.
Dolayısıyla, iklim açısından nötr ve kaynak verimli bir ekonomiye geçiş, teknolojide, enerjide, ekonomide, maliye politikalarında, finansta ve nihayetinde bir bütün olarak toplumda temel bir değişimi gerektirmektedir.
Avrupa Yeşil Anlaşması da tarımdan çevreye, pillerden çiplere, ambalaj ve atıklara geçişin birçok yönünü ele alıyor.
Stratejide enerji dönüşümü ve enerji verimliliği konusunda da birçok önemli adım yer alıyor.
Size sadece iki örnek vereyim çünkü bugün bunları daha detaylı tartışacağınızı gündemde gördüm.
Bu somut girişimlerden biri, 2024 yılında kabul edilen ve üye devletlere, bireysel binalardan kamu binalarına, okullara, hastanelere kadar AB çapındaki binalarda enerji emisyonlarını azaltmaları için bir çerçeve sağlayacak olan binaların enerji performansı direktifidir.
AB’de kullanılan enerjinin yüzde 40’ındaki emisyonların yine yüzde 40’ının binalardan, binalardaki enerji kullanımından kaynaklandığını bilmeliyiz.
İkinci çok güzel örnek ise sürdürülebilir ürün düzenlemesi için eko tasarım olarak adlandırılan bir şeydir.
2023 Aralık ayında siyasi anlaşmaya varıldı ve bu aynı zamanda gıda ve işlenmiş gıda ürünleri dışında neredeyse tüm ürünlerin sürdürülebilirliğini de sağlayacak.
Ve bence kısa filmle ilgili çok güzel bir hatırlatma yaptık.
Küresel ekonominin çok önemli bir oyuncusu, G-20 üyesi ve aynı zamanda Türkiye’deyiz.
Güzel bir şehir olan İstanbul’dayız.
O halde ikili ilişkilerde sürdürülebilirliğin önemine ve AB ile Türkiye arasındaki ikili ilişkilerin önemine değinerek konuyu birkaç sözle toparlayayım.
OPM heyeti, Türk paydaşlar tarafından Yeşil Anlaşma’ya ve hem kamu hem de özel sektördeki Türk meslektaşlarımıza katılmak üzere birçok kez davet edildi.
Yeşil Anlaşma konusunda AB ile yakınlaşma yolunu takip etme konusunda çok hevesli ve isteklisiniz.
Türk hükümeti, yeşil anlaşmaya ilişkin ulusal Eylem Planı’nı kabul ederek 2053 yılına kadar sıfır emisyon hedefini açıklayarak bu sorunu çözmek için çok sayıda eylem gerçekleştirdi.
Dolayısıyla Türkiye’nin çelik, alüminyum, çimento gibi sektörlerin karbonsuzlaştırılmasına yönelik yeşil anlaşma yol haritalarına ilişkin eylem planı mevcut ve ayrıca ulusal emisyon ticareti sistemi de hazırlık aşamasındadır.
Ayrıca TBMM’de yer alan iklim yasasının da yakın zamanda kabul edilmesini ve Türkiye’ye bu zorlukların üstesinden gelmesi için somut unsurlar sağlamasını umuyoruz.
AB ile Türkiye arasındaki gümrük birliği sayesinde teknik mevzuat konusunda da çok önemli bir anlaşmamız var.
Türkiye, izinler de dahil olmak üzere ürün mevzuatının çoğunu halihazırda uyumlu hale getirmiştir.
Bu sektörünüz için çok önemli ve eminim ki Türkiye de bunun farkındadır. Türkiye aynı zamanda CEN ve CENELEC gibi Avrupa Standardizasyon Organizasyonu’nun da tam üyesidir ve Avrupa standartlarına uyum oranı oldukça yüksektir.
Bu da size sürpriz olmamalı çünkü AB ve Türkiye neredeyse 30 yıldır gümrük birliğine bağlı, dolayısıyla Türkiye ile AB arasındaki ikili alışverişlerde gümrük vergisi yok, tarife yok.
İhracatın Türkiye’ye ve diğer ülkelere engelsiz akması gerekiyor.
Son 30 yıldır deneyimlediğimiz şey de bu ve her iki ortağa da önemli ölçüde fayda sağladı.
Türkiye ihracatta AB’nin beşinci büyüğüdür ve bu değer zincirlerini paylaşmaktadır.
AB, Türkiye’nin karbonsuzlaştırılması ve ekonomisinin dijitalleştirilmesi konusunda işbirliği yapmaya kararlıdır.
Biz de Türkiye’deki bu gelişmeye çok önemli maddi katkı sağlıyoruz.
İşte bu yüzden de toplantı öncesinde de bunu açıklamıştım.
Bilmiyor olabilirsiniz ama Türkiye’deki AB delegasyonunun dünyadaki en büyük delegasyon olması, hem bu ilişkinin önemini hem de Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin kalkınmasına ve sürdürülebilirliğine sağladığı desteğin önemini yansıtıyor.
Çok kısaca kapatmak gerekirse, Türkiye’deki AYSAD ile Avrupa Asansör Birliği arasındaki ilişkilerin ve bunun gibi somut konulara odaklanan bu tür toplantıların yapılması bizim de çok desteklediğimiz bir konu.
Biz buna inanıyoruz ve teşvik ediyoruz.
Bu tür bir işbirliğinin, AB ile Türk ekonomik aktörleri arasında, hem AB’deki hem de Brüksel’deki, aynı zamanda İstanbul ya da Ankara’daki endişelerin ve önceliklerin dile getirilmesine yardımcı olacağına, AB’deki ve Türkiye’deki politika yapıcılardan gelen yeni gelişmeler adına iş dünyasında bir gündem oluşturabileceğine inanıyoruz.
Ve görüyorum ki, bugün tüm gün yapacağınız konferans, size vurgulamaya çalıştığım konulara çok değiniyor.
Enerji verimliliği, sürdürülebilir ve akıllı binalar, eşit binalar, dijitalleşme.
Konferansın en iyi şekilde geçmesini diliyorum.”
Konferansın sona ermesinden sonra 16 Mayıs akşamı ELA üyelerine AYSAD ev sahipliğinde ve Asansör İstanbul Fuarı sponsorluğunda AKM Teras Restorant’ta bir akşam yemeği verildi.
Konferansın ertesi günü 17 Mayıs’ta ELA’nın Genel Kurulu gerçekleştirildi.
Genel Kurul sonucunda aralarında derneğimiz yönetim kurulu üyesi Sayın savaşal Sayın’nın da aralarında bulunduğu ELA’nın yeni yönetim kurulu üyeleri aşağıdaki isimlerden oluştu:
Mr. Willem Johannes Koster – ELA President
Mr. Lars Axel Gustafsson – ELA Vice President (one-year mandate)
Mr. Roberto Zappa
Mr. Savaşal Sayin
Mr. Olivier Rouvière
Mr. Antonio Perez Ruiz
Mr. George Jackson
Mr. Björn Kollmorgen
Mr. Kris Schockaert
Mr. Robert Wójcik,
Mr. Apostolos Kalyvas
Mr. Ari Ketonen
Mr. René Hermann
Mr. Achim Hütter
Mr. Angelo Fumagalli
Mr. Christophe Maureau
Mr Gerhard Alfred Schiffner